Bu Blogda Ara

17 Ocak 2015 Cumartesi

Bir Ölünün Uyanışı

Şu sıralar çok ciddi ve garip bir bilgi peyda oldu kalbimde. Bunca senedir hiçbir işim yolunda gitmiyor. Bir derdi ancak başka bir dertle unutuyorum. Bitmişlik, tükenmişlik, acı, keder, ıstırap ... hepsi mevcut. Düşündüm de acaba öldüm mü? Evet, gayet ciddiyim. Öldüğümü sanıyorum. Daha doğrusu ölmüşüm ama yaşadığımı sanıyorum. Cennette olmadığım kesin. Tam olarak cehennem de sayılmaz. Çünkü içimde az da olsa umut kırıntıları var (bilirsiniz, cehennemde umut olmazmış). O halde neredeyim ben?

Buldum! Eureka, eureka!..

Geriye bir tek yer kaldı: Sırat. Evet, sıratı geçmeye çalışıyorum zannımca. Bunca sabır testi, iman-isyan testi bunun içindi demek. Baksana, düştüm düşeceğim! Vay anasını! Nasıl da düşünemedim daha önce?



K. Andoni

                      Yer: Cehennemin Dibi
                   Tarih: Sabaha doğru

11 Ocak 2015 Pazar

Darmadağın (Şiir)

Kediler geliyor apartmanımıza
Ondan bahsediyorlar
Mesajlarıma bakıyorum yok
Aşşadaki mektuplara bakıyorum yok
Elektrik, su, doğalgaz faturaları bi sürü bok püsür
Ama ondan haber yok
Kediler, ambulanslar... her şey onu mu sayıklıyor?
Yürümem lazım
Hatta koşmam lazım
Kaçmam lazım
Kendimden kaçmam lazım
Hayallerden, kendimden kaçıp kurtulmam lazım
Kendime kaçmam lazım

Özeniyorum Volki biliyor musun?
Kendi osuruk sesinden uyanan heriflere...


K. Andoni
Yer: N/A
Tarih:N/A




9 Ocak 2015 Cuma

Ütopik Reçete

Her zaman yaptığım gibi gözlerimi yumuyorum. İşte! Karşımda.
"Bal şelalesinden saçları rüzgarda dalgalanıyor. Buzulda yetişen elmadan yontulmuş yanaklarıysa kızarmış. Başka gezegenin ele geçmez cevheri, mücevherleri gibiydi dişleri."*
Ve bana gülümsüyordu...
Yaklaştı. Desenli kurabiyeleri andıran elleriyle ellerimi tuttu. 
Allah'ım!.. Şefkate ve merhamete ihtiyacım olduğunu nasıl da biliyordu. Konuşmadığım halde beni duyuyor, anlıyor, hissediyordu...
Bense... İlahi tecelliyi hissediyor, anlıyordum. Hem aşk dedikleri de bu değil miydi?
Peygamber şefkati sesiyle kulağıma fısıldadı. Kalbimden geçenleri tekrarlıyordu adeta: "Beraber yürüyelim olur mu..." dedi, "...varacağımız yere" dedi.
Sesimi çıkarmadım. Duygularımı ifade edebilecek bir söz, kelime, lisan bulamıyordum çünkü. Sadece bir daha bırakmak istemezcesine ellerini sıktım.
Ve yürümeye başladık. Yürümeyi henüz öğrenmiş bebekler gibiyiz...
Yürüyoruz,
Yürüyoruz,
Yürüyoruz...
Dünyayı, cehennemi, cenneti... her şeyi arkamızda bırakıyoruz.
İki iken bir oluyoruz, bir iken yok oluyoruz...


                                                                        K. Andoni

                                                                        Yer: N/A
                                                                        Tarih: N/A





*Murat Menteş-Korkma Ben Varım romanından alıntı.